Bakın CHP ne verdi

Efendim; son günlerde sezilerim acayip keskinleşti. Burnuma acayip kokular geliyor. En hafifinden bu konuda bir “hazırlık çabası, bir pazarlık mı var?” diye sormak durumundayım. El altından bir şeyler yürüyor olabilir. Sanırım bu konu iktidar bloğu ortakları arasında bir anlaşmaya ve AK parti içindeki kliklerin nasıl dengeleneceğine daha doğrusu kimin baskın çıkacağına bağlı. “Reis” en ehven koşullarda inisiyatif almak istiyor.
Bu durum kimilerine adeta “Olanaksız” gibi gelebilir. Ancak pratik siyaset bambaşka bir süreçtir. Dengeler anında oluşur, anında bozulur. Şu an bir durumu tartma, artıları eksileri hesaplama var sanırım. Çekinceler aşılabilir. Bir bakmışsınız vites değişivermiş. Ağzınız açık kalıverir!..
Zaten olaya mantıki kriterler açısından bakıldığında durumun daha uzun süre “Sürdürülebilir” olamayacağı anlaşılıyor. Bir süreci başlatmakla o süreci sürdürülebilir kılmak apayrı şeylerdir. Bir olayı elinizdeki devlet gücü, hukuk aparatı, medya etkisi, vb ile başlatabilirsiniz. Ama onu uzun süre muhafaza etmek – hele de toplumda adilliğine dair kuşkular oluşmuşsa- bambaşka bir iştir. Eminim alternatif senaryolar üzerine çalışılıyordur.
Ancak bu halleri başka faktörler baskılıyorsa, sistemin işleyişinde tıkanma, yıpranma, vb oluşuyorsa, siyasal dengeler arapsaçına dönmüşse, türlü odaklarca muhtelif hesaplar dönüyor ve her şey daha büyük bir plana bağlanıyorsa olayın seyri değişebilir. Bu şartlar altında statükoyu daha ne kadar koruyabilir siniz? Elbette ki İmamoğlu’nu içeri tıkan iradeye kalırsa onu sittin sene içerde tutmak isteyebilir. Ancak bu durumu uzun süre korumanın pratik imkânı fazla olmasa gerek.
PKK’lıları Salarken!..
Tuhaf ama şu “Çözüm süreci” aslında CHP’nin işine epeyce yarayabilir gibi duruyor. Birincisi: psikolojik avantaj olarak CHP’nin elini güçlendiren bir durum söz konusu. Şimdi şöyle düşünün PKK’lılar salınıyor ama öte yandan CHP’liler içerde. Bunu kime, nasıl izah edeceksiniz? Zaten CHP’lilerde sürekli buna vurgu yapıyorlar. Belli ki “Toplum vicdanı” denen şey zaten bunu kabul etmemiş. İster “Algı” deyin, ister “hakikat” somut durum bu. Durumu dengeleyici bir “Hamle” ye iktidarında ihtiyacı var sanki. İnisiyatif halen onlarda. İmamoğlu ve başkanlar salınmıyor ki!..
İkincisi; CHP’nin bunu yaparken olayı bir “Takas” gibi yansıtmaması gerekir. “İstemem yan cebime koy” cu tavırlar imaja zarar verir. (Ayrıca “Açılım” a destek verilmesi CHP’deki “ulusalcı damar”ı rahatsız edebilir. Tabii halen kaldıysa öyle bir damar?) Komisyon ve anayasa için içten içe süren bir “Pazarlık” a koz olarak sürülmesi tehlikelidir. Siyaset bir yanıyla belki pazarlık ya da “al gülüm ver gülüm” olabilir ama desteği veya desteklememeyi buna endekslemek sakıncalı olabilir. Fakat “Gördünüz mü başkanlarımızı hapisten kurtardık” söylemi ve bunun bir “Zafer” olarak sunulması eleştirileri muhtemelen bastırabilir.
AK Parti’nin isteği bellidir. Önce komisyonda destek ki CHP’nin biraz nazlansa fazla sorun çıkarmayacağı anlaşılıyor. İkincisi sonraki aşamada anayasa konusunda destek. (Ve tabii Erdoğan’ı mitinglerle fazla sıkıştırmama!) Bu noktalarda işi çoktan pişirdiler mi pişirmeye mi hazırlanıyorlar bilmiyorum. Göreceğiz!..
CHP Israrla Vurguluyor ama !..
Dikkat ediyorum genelde muhalifler, özelde CHP’liler dillerini “İmamoğlu’na ve belediye başkanlarımıza ev hapsi” ne alıştırmışlar. Talepleri bu. “Adayımızı serbest bırakın” ı bir türlü telaffuz edemiyorlar. Buna fit olacağa benziyorlar. Zaten AK Parti’de buna güveniyor. Bir anlamda durumu kabullenmiş gibiler.
İmamoğlu belki hepten salınamaz lakin daha uzun süre içerde de tutulamaz. “Ev hapsi” ara formül olabilir. Zaten İmamoğlu Silivri’de de olsa görüşmeler yapıyor, fikirlerini yansıtıyor. Üstelik yarattığı “Mazlum” imajı sürekli onun lehine çalışıyor. Öte yandan Özgür Özel, mitinglerle habire iktidarı sıkıştırıyor. MHP’ nin de bu durumdan rahatsız olduğu anlaşılıyor. Onlarında derdi başka…
Geri Adım mı Olur?..
Bu durumda hazır komisyon tartışmaları gündeme gelmiş iken fazla da gürültü koparmadan sorunu çözmek kalıyor. (Sanırım Erdoğan kanadının asıl endişesi bunun bir “Geri adım” olarak görülmesi olsa gerek) Ben durumun sanılabileceği gibi geri adım değil, makul ve mantıki bir “Manevra” olacağını düşünüyorum. “Rehin tutuyorlar” imajından kurtulurlar. Onları da rahatlatır.
Farkındayım, halen sert rüzgârların estiği bu siyasi atmosferde biranda ılıman rüzgârların esmesi zor gibi görünüyor. (Havanın tam günlük güneşlik olacağını söyleyen kim?) Lakin siyasette bazı şeyler en “İmkânsız” göründükleri anda gündeme gelebilirler. Çünkü o an zaten patinaj yapılan, tıkanılan andır. “Sürdürülemezlik” gerçeğinin tescilidir.
“Komisyon” Fırsatı mı?..
İşte şimdi son “Komisyon” tartışmaları ve beraberinde gelebilecek diğer meseleler her iki tarafa da bu fırsatı sunabilir. (Zaten çok öncesinde komisyon önerisini gündeme getiren aslında CHP’dir) Bana sanki bu yönde bir arzu, arayış hatta çaba var gibi geliyor. Bedeli komisyondaki pozisyonları ve destekleri olabilir. CHP’nin katılmadığı bir komisyon meşruiyetini sorgulatırdı. Zaten CHP’den de fazla bir rol oynaması beklenmiyor sanırım. CHP’nin “Konu mankeni” olarak katılması bile yeter. Onlarda fırsatı lehlerine çevirmek ve bu kartı kullanmak isteyeceklerdir elbette…
CHP’nin tek itirazı saplanıp kaldıkları -sanki Türkiye’nin geleceği söz konusu değilmiş gibi- komisyonun İmamoğlu ve diğer CHP’li başkanların tutuksuz yargılanmaları. (Ne kadar ileri bir adım değil mi!) Nitekim Abdulkadir Selvi’nin bu konudaki yazısı aslında durumu özetler cinstendi. Bakalım kim ne kadarına razı?..
İllâ ki böyle mi neticelenecek ? Bilmiyorum. Arada çelmeleyici çok faktör, oyun var gibi. Ancak siz gene de şu sıralar ne olursa şaşırmayın derim!..