Hayvanat Bahçesinde Korku – Sayfa 2 – Zekhaber

Kadın, bakıcının yüzündeki ciddiyeti görünce bir anda yüreği sıkıştı.
“Ne… ne oldu? Bir şey mi yaptı su samuru?” diye sordu titrek bir sesle.

Bakıcının elindeki eldivenleri çıkarırken sesi neredeyse fısıltıya dönüştü:
“Az önce fark ettim, o su samuru dün gece tel örgüden dışarı çıkmış. Küçük bir çizik almış, kan örnekleri henüz laboratuvardan gelmedi ama bir enfeksiyon ihtimali var.”

Kadının yüzü kireç gibi oldu. Küçük kız ise hâlâ ellerini birbirine vuruyor, su samurunun neşeli hareketlerini taklit ediyordu.
“Anne bak! O da gülüyor sanki!”

O an, annenin gözleri doldu. Gülümsemeye çalıştı ama dudakları titredi.
“Evet tatlım… gülüyor,” dedi, kızını kollarına alarak.
Ardından bakıcıya döndü:
“En yakın hastane nerede?”

Bakıcının gösterdiği yön, hayvanat bahçesinin arkasındaki kapıya çıkıyordu. Kadın kızını sıkıca kucağına aldı, kalabalığın içinden geçerken herkesin bakışlarını üzerinde hissetti. Az önceki neşeli gülüşmelerin yerini sessiz bir tedirginlik almıştı.

Küçük kız, annesinin boynuna sarıldı.
“Anne… su samuruna bir şey olacak mı?”

Kadın yutkundu, boğazı düğümlendi.
“Hayır tatlım… o da iyileşecek. Sen de.”

Ama içinden geçenleri kimse duymadı. Çünkü o da bilmiyordu — o küçük çizik, bir oyunun bedeli mi olacaktı, yoksa yalnızca bir korkunun yankısı mı?

Ambulans sireni uzaktan duyulmaya başladığında, güneş hâlâ parlıyordu; ama herkesin içini bir gölge kaplamıştı.

Leave comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *.