Avukatının ulaşmasıyla birlikte depremle ilgili hislerini dile getiren İmamoğlu, en büyük üzüntüsünün, İstanbul’u afetlere hazırlamaya ömrünü adayan yöneticiler ve şehir plancıları olarak bu zorlu günde halkla birlikte olamamak olduğunu belirtti. İlk belirlemelere göre herhangi bir olumsuz durumun yaşanmamış olması kendisini sevindirmişti. İmamoğlu, tüm İBB ekiplerinin alarmda olduğunu ve tüm kamu kurumlarıyla koordineli bir şekilde görevlerinin başında bulunduğunu vurguladı. İstanbul depremiyle mücadelenin, tüm kurumların üzerinde büyük bir varoluş mücadelesi olduğunu ifade eden İmamoğlu, deprem konusunun seçim kazanma veya makam hırsından çok daha öte bir mesele olduğunu dile getirerek, acilen birlik, beraberlik, dayanışma ve ortak akla ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Depremle mücadele konusunda merkezi hükümetle iş birliği yapabilmek için çeşitli öneriler sunduklarını hatırlatan İmamoğlu, kentsel dönüşümden altyapı ve üstyapı güçlendirmelerine, yeşil alanlardan ulaşıma, doğanın korunmasından kentsel gelişim ilkelerine, finansmandan tüm kurumlarla iş birliğine kadar İstanbul ve yakın çevresini kapsayan geniş kapsamlı bir çalışmanın zorunluluğunun altını çizdi. Ulusal ve uluslararası bir seferberlik ruhuyla İstanbul Deprem Konseyi önerisinin mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, Kanal İstanbul ve benzeri ihanet projelerinden İstanbul’u uzak tutarak, devlet ve millet için bir beka sorunu olan İstanbul Depremi’ne ve sonuçlarına hızla hazırlanılması gerektiğini sözlerine ekledi.
