Anna bakışlarını kaçırdı ve oda bir anlığına gergin bir sessizliğe büründü. Kızlarını korumakla Kate’e yapılan haksızlığı kabullenmek arasında kalmış, içindeki mücadeleyi hissedebiliyordum. Sonraki birkaç gün gergin geçti. Kilidin biraz huzur getireceğini ummuştum ama bunun yerine karma ailemizdeki çatlakları gözler önüne serdi. Oysa Kate daha dinlenmiş görünüyordu. Kendine biraz daha fazla güveniyordu ve gülümsemesi, belli belirsiz de olsa, daha sık beliriyordu. Kaosun ortasında küçük bir zaferdi. Sessiz anlarda, doğru şeyi yapıp yapmadığımı sorgularken buldum kendimi. Kate’i gerçekten korumuş muydum, yoksa ailemizdeki uçurumu daha da derinleştirmiş miydim? Ama onu odasında, rahatsız edilme korkusundan uzak, rahatlamış halde her gördüğümde, kararımdan pişman olamayacağımı biliyordum. Anna ve ben derin tartışmalardan kaçınmıştık, ikimiz de başka bir tartışmayı alevlendirmek istemiyorduk. Ama konuyu daha fazla geçiştiremeyeceğimizi biliyordum. Bir aile olarak ilerleyeceksek, altta yatan sorunları ele almamız gerekiyordu. Birkaç gün sonra Anna’ya, suçlamalar veya savunmalar olmadan, gerçekten konuşup konuşamayacağımızı sordum. Mutfak masasına oturduk, aramızda söylenmemiş kelimelerin oluşturduğu bir uçurum vardı. “Anna, seni seviyorum. Mia ve Sophie’yi seviyorum. Ama Kate’in iyiliği benim sorumluluğumda ve bu bazen zor kararlar almak anlamına geliyor.” diye başladım. Gözleri yumuşadı ve başını salladı. “Onu sadece korumaya çalıştığını biliyorum. Belki… belki de çok sert tepki verdim. Kate’in tüm bunların nasıl hissettirdiğini düşünmemiştim.” Elini tuttum, sonunda aynı fikirde olduğumuz için rahatlamıştım. “İkimiz de çocuklarımız için en iyisini istiyoruz. Tüm kızlarımızın değerli ve saygı duyulan hissettiği bir ortam yaratmak için birlikte çalışalım.” Bu konuşma, daha birçok konuşmanın ilkiydi. Yavaş yavaş Mia ve Sophie’yi de dahil ederek kişisel sınırların ve saygının önemini anlattık. Kolay değildi ve yol boyunca engellerle karşılaştık ama yavaş yavaş anlayış gelişti. Bir akşam Kate’in odasının önünden geçerken kapının hafifçe aralık olduğunu fark ettim. İçeride kızlar konuşuyor ve gülüyorlardı; eşyalarını değil, hikayelerini paylaşıyorlardı. Küçük bir an ama çok önemliydi.