Kocamın Bana Yaptığı – Sayfa 2 – Zekhaber
Kocamın Bana Yaptığı

Sunucu, ortamı yumuşatmak ister gibi araya girdi:
“Efendim, açık artırma prosedürümüz…”

Adam gözünü bile kırpmadan karşılık verdi:
“Prosedür mü? Peki ya insanlık?”

Ardından kimsenin beklemediği bir şey yaptı. Cebinden bir kart çıkardı ve salon görevlisine uzattı. Görevli kartı alır almaz yüzü gerildi. Hiç vakit kaybetmeden sunucuya eğildi, kulağına bir şey fısıldadı.

Sunucunun rengi bir anda attı.

Salondaki uğultu büyüdü. Ben yerimde kıpırdayamıyordum. Kocam ise mikrofonu yavaşça indirip adamla göz göze geldi. Parmakları titriyordu.

Sunucu boğazını temizledi:
“Sayın konuklar… küçük bir düzeltme yapmam gerekiyor…”

Sonra yutkundu ve o cümleyi kurdu:
“Aramızda şirketimizin yönetim kurulundan… Sayın Kerem Arslan bulunuyor.”

Salon bir anda ikiye bölündü. “Kerem Arslan mı?” fısıltıları yükseldi. Telefonlar açıldı, bakışlar sahneye kilitlendi. Bu gecenin hangi şirketin gecesi olduğu artık herkes için daha anlamlıydı.

Ama asıl sarsıntı henüz gelmemişti.

Kerem Arslan, gözlerini sahneden ayırmadan konuştu:
“Bu açık artırmayı her yıl ‘yardım’ adıyla yapıyoruz. Ama burada gerçekten kime yardım ediliyor? İhtiyaca mı, yoksa egolara mı?”

Kocam konuşmak istedi ama sesi çıkmadı.

Kerem elini hafifçe kaldırdı:
“Teklifim geçerli. Bir milyon.”

Salonda derin bir sessizlik oldu. Ardından ekledi:
“Ama bir şartla.”

Sunucu şaşkınlıkla baktı.

“Bu ‘lot’ iptal edilecek. Hanımefendiden özür dilenecek. Ve bu gece burayı bir eğlenceye çeviren herkes… kendine bir ayna tutacak.”

Kimse konuşmuyordu.

İlk kez, biri benim yerime değil, benim için duruyordu. Kurtarıcı gibi değil; karar hakkını bana bırakan biri gibi.

Kerem bana döndü:
“Hanımefendi, burada kalmak zorunda değilsiniz.”

İşte o an anladım. Zorunda değildim. Bana yıllarca “idare et” denmişti ama bu, benim yüküm değildi.

Ayağa kalktım. Dizlerim titredi ama düşmedim. Yüzlerce göz bana bakıyordu. Az önce alay eden bakışlar, şimdi suskundu.

Kocam sahneden fısıldadı:
“Ne yapıyorsun? Rezil etme beni.”

Yine “beni” demişti.

Derin bir nefes aldım:
“Beni zaten rezil ettin.”

Salon sessizdi. Ceketimi aldım, kapıya yöneldim.

Tam o anda Kerem Arslan’ın sesi duyuldu:
“Bağış hesabına bir milyon aktarılacak. Not düşülsün: ‘Bu gece bir insanın onurunu geri almak için.’”

Bu kez yükselen ses kahkaha değil, utançtı.

Kapıya yaklaşırken kocam bağırdı:
“Benim karımsın!”

Durup döndüm:
“Ben senin karın değilim. Ben bir insanım.”

Ve çıkarken Kerem’in son sözü duyuldu:
“Yarın sabah ilk iş, seninle ilgili dosya masamda olacak.”

Kocamın yüzündeki korku her şeyden gerçekti.

Ben dışarı adımımı attığımda aklımda tek bir soru vardı:
O dosyada ne vardı?

Leave comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *.